Abies beshanzuensis ağacından elde edilen aktif bir madde, tümör oluşumunu baskılar. Çam ağacının dünya çapında sadece üç örneği kalmıştır.

West Lafayette (Amerika Birleşik Devletleri). Son yıllarda yapılan çeşitli araştırmalar, yalnızca geleneksel ilaçların değil, aynı zamanda doğadan gelen aktif içeriklerin de sıtma ve hatta siyah deri kanseri gibi tehlikeli hastalıklara karşı yardımcı olabileceğini doğrulamıştır. İsviçreli bilim adamları da kısa bir süre önce, iltihap önleyici etkileri uzun süredir bilinen zerdeçalın , büyük yara ve yanıkların tedavisine yardımcı olabileceğini ve yara izlerinin oluşumunu baskılayabildiğini gösterdiler.

Purdue Üniversitesi’nden bilim adamları şimdi de Çin’den gelen Abies beshanzuensis bitkisiniilaca ilgi duyabilecek içerikler bulmak için incelediler. Endemik olarak Çin’de yetişen çam ağacının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu düşünülüyor. Journal of the American Chemical Society’de yayınlanan araştırmaya göre, ağacın sadece üç örneğinin araştırıldığı biliniyor.

Analiz edilen iğne ve kabuk

Bilim adamları, ağaç kabuğunu ve iğneleri analiz ederken, izole moleküllerini daha sonra laboratuvarda sentezledikleri seskiterpenoid grubundan maddeler buldular. Ek olarak, yapıları orijinalinden biraz farklı olan moleküller olan bir dizi analog üretirler.

Sonraki deneyler, analoglardan birinin potansiyel bir antikanser ajanı olabileceğini gösterdi. Bileşik 30 olarak bilinen molekül, hücre kültürlerinde tümör oluşumu için gerekli olan protein tirozin fosfataz SHP2’nin büyümesini baskılıyor. Bilim adamlarına göre, SHP2 proteinini inhibe edebilen aktif bileşenler, çeşitli kanser türlerine karşı mücadelede şu anda en umut verici ajanlar arasında yer alıyor.

Bilinen aktif bileşenlerden daha yüksek etkinlik

Bilim adamlarına göre son zamanlarda üretilen bileşik 30’a ek olarak, “birçok ilaç firması da SHP2 proteinini inhibe eden ilaçlar geliştirmeye çalışıyor.” Ancak yeni keşfedilen bitki bazlı aktif bileşen, halihazırda bilinen aktif bileşenlere göre avantaj sunuyor. SPH2 ile kovalent bağa sahip olması ve dolayısıyla uzun vadede büyümeyi baskılamasıdır. Ek olarak, bileşik 30, tedavi şansını önemli ölçüde artıran etoposid gibi kanser ilaçlarının etkilerini artırabilir.

Çalışmanın ortak yazarı Mingji Dai, “buradaki bilim adamları bugün halihazırda kullanımda olan bazı ilaçları daha da geliştirmek için bir yaklaşım bulmuş olabilir” diye açıklıyor. muhtemelen sentetik olarak üretilen etkin maddeden bir ilaç ortaya çıkabilir.